Aslında Melekler Şehri olarak tanımlanıyor. Kısaca LA diyeceğiz kendisine (hatta LA baby!). Çalışanlar için Amerika gezisi bir hayli zor geliyor, 1 hafta yetmez diyorsunuz ve gitmiyorsunuz. Ama 1 haftalık izinde neler yapılabildiğine burdan tanık olcaksınız 🙂
Bu arada LA, 15 milyon yerleşik nüfusuyla Amerika’nın en kalabalık 2.şehri ve tropikal bir iklime sahip. Hollywood, Beverly Hills, Universal Studios gibi yerleriyle, basketbol takımıyla ve trafiğiyle meşhur bir şehir.
Seyahat tarihimiz Temmuz 2017, toplam 9 gün, seyahat buddy’m ise Gökhan (kısaca Göhan).
İdeal gün sayısı nedir derseniz: 3-4 tam gün yeterli bizce

  1. Biletler ve yolculuk

THY’nin İstanbul’dan direkt uçuşları var, bizim aldığımız dönemde THY gidiş dönüş 6 bin TL civarıydı. Air France da bir diğer seçenek. İstanbul’dan Paris aktarmalı gidebiliyorsunuz. (İst-Paris 3 saat, Paris-LA 11 saat). Biz de bunu tercih ettik, gidiş dönüş yaklaşık 2.600 TL’ydi.

Yolculuğumuz gece 5’te başladı, uçuş uzun olduğundan bu anca uyumakla geçer diyerek o gece hiç uyumadık, kendimizi uçağa sakladık. Paris Havaalanında aktarmayı beklerken halka açık playstation da oynayabiliyorsunuz canınız sıkılmaz 🙂 (Göhanla hemen iki fifa attık). İlk deneyimimiz olduğundan Paris-LA uçağı çok farklı geldi bize. İki katlı, ortada 4, kenarlarda 3er koltuk şeklinde. 2 kez yemek ikramı var, yemek aralarında da dondurma, tatlı, içecek, kurabiye vs. Bizde alışkanlık olmuş, ikram başladığında uyanıyoruz. Yolculuk yemek aralarında uyku şeklinde geçti bizim için bu yüzden 🙂 Toplamda 15 saat havada kaldıktan sonra nihayet LA’ye ulaşıyorsunuz. Otele gittiğinizde büyük ihtimal uyuyacaksınız, hazır olun siz de 🙂

2. Araba kiralama

Dodge Challenger 4.5

LA içi toplu taşımanın zor olduğu söylenir hep. Cidden çok da kolay değil, bir de o güzel arabaları denemeniz açısında güzel bir fırsat bence. Lüx Mustang, Chyrsler, Dodge, Chevrolet gibi araçları uygun fiyatlara kiralayabiliyorsunuz. Yaşınız 25 üstüyse üstü açık arabalara da izin var. Biz gittiğimizde tam 25 sınırındaydık, üstü açık alamadık, ancak aynı lüx spor segmentin kapalı olanını aldık. Gittiğinizde seçtiğiniz segmente göre arabaların bulunduğu yere sizi götürüyorlar ve istediğinizi seçin alın diyorlar, anahtarları üzerlerinde takılı, cidden binip gidiyorsun direkt. Biz
4.5 motor siyah Dodge-Challenger tercih ettik. Fiyatı da 3 gün için yaklaşık 450 dolardı. (2.sürücüye ve 25 yaş altına ek ücret alınıyor, bir de sigorta fiyatları yüksek, bu yüzden bize pahalıya geldi aslında). Peki değer mi, o gaz pedalına bastığınızda “değer abi yaa, it’s LA baby!” diyorsunuz otomatik :))

Navigasyondan yol bulmaca…

Arabaya bindiğinizde trafik kurallarının hiç de ülkemizdekine benzemediğini fark edeceksiniz (ışıklar, dönüşler, şerit değiştirmeler, yol verme kuralları, hız sınırları, park yerleri vs). Biz de başta noooluyoo diyip tırsa tırsa ilerledik. Park konusu oldukça zor buarada, kaldırımların rengine göre park süresi, park yasakları falan var. Biz de amaan artık yeter koyalım şuraya diyip, yaklaşık 10 dk çevredekilere “burda ceza yemeyiz dimi!?” diye sorduktan sonra park ettik ve ceza yedik:) O yüzden otoparkları tercih edin, hiç riske atmayın. Bir de hırsızlık olayı var tabi, güvensiz yerlere park ederseniz arabanın kiralık olduğu sticker’dan anlaşıldığı için camlarınızı kırar eşyalarınızı çalarlar valla, çok gördük çevrede…

Trafik yoğunluğu İstanbul’dakinden fazla buarada, şaka değilmiş:)

3. LA konaklama

Konaklama için Hostel’leri tercih edebilirsiniz, etkinlikleri oluyor, size gideceğiniz yerlere indirimli bilet veriyorlar, eğlenceli insanlarla tanışıp onlarla gezebiliyorsunuz. Biz de Hollywood üzerinde “Banana Bungalow”da kaldık, kesinlikle tavsiye ederiz. Güzel arkadaşlar edindik, Margarita, Laura ve tanıştığımız herkese burdan selam olsun:)

4. LA gezi notlarımız

LA’de biyere gitmek için telefondan haritayı açtınız, e yakınmış dediniz yürümeye başladınız.. 15 dk sandığınız yolu bizim gibi 45 dk’da yürüme ihtimaliniz çok fazla :)) Çünkü oldukça yokuşlu ve büyük bir şehir, harita da ülkemizdeki gibi küçük değil, aldanmayın..

LA denince akla ilk gelenler Hollywood film stüdyoları, yıldızlar geçidi (Walk of fame) ve Hollywood yazısıdır sanırım. Bunların hepsine gittik, bize sorcak olursanız filmlerde gördüğünüz kadar abartı değil, ama gitmek şart.

Universal Studios:
Film stüdyolarıyla başlayalım, biz Universal Studios’a gittik. Buraya 1 tam günü ayırmak gerekiyor, biletleri internetten alabiliyorsunuz, fiyatı yaklaşık 100 dolar. Sabahtan gitmenizde ve haftaiçini tercih etmenizde fayda var, sıra beklemezsiniz. Arabayla yapılan turla başlayacağım. Bir araca biniyorsunuz ve sizi stüdyoların içlerinden geçiriyor, burada ünlü Hollywood filmlerini yaşıyorsunuz adeta, su baskınları, yangınlar, araba kazaları, silahlı çatışmalar hepsinin içinden geçiyorsunuz adeta. Sonrasında Harry Potter, Jurassic Park, Taş Devri, Jaws, Transformers gibi filmlerin özel stüdyoları var, bunları da sırayla geziyorsunuz. O günden benim en çok aklımda kalan şey ıslanmak, sıcakta beklemek, Çin restoranında yediğimiz yemek, soğuk hava fanları ve Hogwarts turu sanırım.

Action studio

Walk of fame:
Burayla tanışmamız bir fiyaskoydu. Göhanla öyle yürüyoruz, yerde bir şeye bastım sandım, bi baktım ki ayağımın altında bir yıldız… ohaa burası mıymış diyip etrafa bi daha baktık, gene inanamadık :))
Burası büyük bir caddeymiş, en canlı yeri tam ortası, Hard Rock cafe ve Kodak Tiyatro salonunun olduğu kısım. Burada bir gece yürümek şart, sokak sanatçıları vs oldukça eğlenceli.

Hollywood yazısı:
Bu yazıya ulaşmak oldukça zor, çünkü oranın yerlileri (köylüleri) gelen turistlerden bıkmışlar ve yollara girilmez yazıları asmışlar. Siz de bir yerde girilmez yazısı görürseniz oraya girin, bu şekilde kolayca ulaşabilceksiniz :)) Epey yakınlaşabiliyorsunuz, oldukça heybetli bir yazı, fotooğraflar için ideal. Gene de bir hollywood filmi abartısı olduğunu söylemek yalan olmaz :))

Santa Monica:
Los Angeles’ın hemen kıyısında yer alan küçük bir şehir. Meşhur plajları (Venice ve Laguna beach), plajdaki lunaparkı, yürüme yolları, Cheesecake factory’si ile çok keyifli ve gidilmesi şart olan bir yer. “Şok şok, plajda görüntülendi” haberlerini gördüğünüz ünlüler büyük ihtimal burdadırlar. Ama plajlarını biz pek tavsiye etmiyoruz, elbette görmek lazım, ama beklentiyi düşürmek şart :))
Forrest Gump filmindeki Forrest’ın açtığı “Bubba Gump” karides dükkanı da hala burada, sahil kenarında, görmek ve girip yemek lazım.

Beverly Hills:
Burası gerçekten güzeldi. Lüks dükkanları, modern yürüme yolları (Rodeo Drive), binaları, zengin arabaları, Beverly Hills yazısıyla ve Hollywood starlarının evleriyle ünlü bu yere gelmek şart.

5. Yemekler:
Çok güzel fast food zincirleri ve taco dükkanları bulmak mümkün. In and Out Burger meşhur bir hamburger zinciri, gerçekten denemeye değer. McDonalds’ta da Türkiye’dekinden farklı, avokadolu ballı gibi hamburger çeşitlerini bulmak mümkün. Cheesecake factory’i de unutmayalım, fiyatlar yüksek, ama yerken değdiğini anlıyorsunuz.

In and out burger menu